Beschneidung

Sünnet: Doğru zaman ne zaman?

Sevgili anneler,

anne adayları ve sünnetle ilgilenen arkadaşlar,
oğlumun doğumuna yakın her erkek çocuk annesi gibi benim de “sünnet” adlı „nur topu“ gibi  bir konum olmuştu.
„Nerede yaptırırız? Türkiye’de mi? Almanya’da mı?  Dur! Daha çok erken, en uygun yaş hangisi, ruh sağlığı nasıl etkilenir? Anestizinin çocuklar üzerinde olumsuz etkisi.. Anestezi olmadan nasıl olur? Neden anestezili olsun? Berlin’de imkanlar nelerdir?“ diye araştırırken artık sorunumuzla baş başaydık ve konunun tam ortasındaydık.
Lemi (Oğlumun ismi Lemi Oğul Tan iki ismini de kullanyorum, üç isim tek cocuk ;)) daha doğmadan sünneti  gündemimizi işgal etmişti bile. Birçok anne baba sünnet yaptırmıyor, buna da saygı göstermeli. Adı üzerinde sünnet!

İlk bebek heyecanımıza bir de sünnet gibi önemli bir konu eklenmişti. Bebeklerde sünnetin faydaları, riskleri derken kararım kesinleşmeye başlıyordu. Konuyu  kendime göre iyice araştırdıktan sonra, kararımı verdim; oğlumu doğduktan on dört gün içinde Berlin Yahudi Hastahanesi’nde sünnet ettirecektim. Evet, kararlıydım. Ne gerek vardı o kadar acı çekmesine. Babamızı da çoktan ikna etmiştim. Siz de benzer durumda olabilirsiniz. Tamam, bence de iyi ama, „babası ne der?“ diyorsanız, tavsiyem; insiyatifinizi ve tüm duygusal gerekçelerinizi kullanmalısınız. Örneğin; „been onu  dokuz ayyy karnımda taşıyorum bu kararı da ben vermek istiyorum!!“. Bir deneyin etkili olabilir. Ya da; ileri yaşlarda sünnet olan çocukların psikolojik travmasını, kaç kez enfeksiyon geçirip antibiotik almak zorunda kalındığı, bu ilaçların organlara zararını uzun uzun anlatabilirsiniz. Anestezi almış çocuklarda uzun vadede ortaya çıkan zararlarını vb. sesli bir okuyun derim. Kısaca, mutlaka bir yolunu bulun.

Acil durumlarda, kazalarda zorunlu müdahele gerekir, böyle durumlarda elbette anestezi yapılır. Ancak sünneti  cerrahlar ilk ondört gün içerisinde uyuşturucu kremle hallediyor ve dikiş yerleri kırk sekiz saatde iyileşiyorsa ne gerek var!

Biliyor musunuz bizim toplumumuzda sünnet ettirme yaşı büyük. Sünnet yapılan toplumlarda yaş küçülüyor ve hatta bebekken yapılıyor. Bizde geç yaptırılmasındaki ana fikir şu olabilir mi; „ikinci çocuk da erkek, dur biraz büyüsün birlikte sünnet ve düğünlerini yaparız. Hem yapılacak eğlenceyi de hatırlarlar. Yazın abimler de gelir, annemler de burda olur, sıcak havalarda yatak yorgan da yıkanır hem okula da gitmeyecek gecelikleriyle yatarlar“ vb. Evet sonra, sonra olmaz o yaz araya bir şeyler girer ve o çocuklar bir gün bakmışınız ergenlik öncesi  büyük çocuk oluvermişler… Onların yerine koyuyuorum kendimi, çok korkardım herhalde. „Acımayacak, ucundan azıcık“ yalanına inanırlar mı, sonra  „pilava katıcaz“.. (aman ne komik). Mahallede veya sınıf arkadaşlarının diline düşmek de cabası; „hiç ağlamadı, çok ağladı“ gibi. Ya hoşlandığı kız! O da duymuş muydu acaba?“

Berlin’de sünnet yapan tek hastahane Berlin Yahudi Hastahanesi, Wedding’de. Ilk iki haftayı belirleyen hastahane, biz değiliz. Sünnet öncesi, doktordan randevu alıp  görüşüyorsunuz. Neler olacağı konusunda bilgilendiriliyorsunuz ve kafanıza takılan tüm sorular yanıtlanıyor. Siz de benim gibi, aklınıza ara sıra gelen tüm soruları not alın derim. „Tüh, şunu sormayı unuttum“ olmasın. Sonrasında çok rahatladığımı hatırlıyorum. Sünnet günü  bir oda yarım gün kadar sadece size ait. Çift yataklı konforlu televizyon vs. Her şey mevcut.  Tüm masrafar dahil 300,-€ gibi bir gideriniz oluyor. Bütçenizi zorlayacaksa taksit yaparlar mı, sormakta fayda var.

Bebeğinizi hemşireye teslim ediyorsunuz ve gelmesini bekliyorsunuz. Oğul yaklaşık 45 dakkika kadar yoktu ama hissedilen yokluk 160 saatti. Hangimiz daha çok ağladık bilemiyorum. Kaç kez ameliyat odasının kapısına gidip bekledim ve tekrar bekleme odasına döndüm, bilmiyorum. Görünürde sakinim, içimde kopan fırtınayı göstermek istemiyorum. Sessiz ağlıyorum ama gözlerim şişmiş birer balon, o kadar!

Asıl sorun; sünnet kararını verdikten sonra kafanızı kemiriyor; endişe, vijdan azabı ve pişmanlık duyacağım bir şey olursa kendimi nasıl affederim türünden. Keşke yanına girebilseydim, sesimi duyardı ve „yanındayım birtanem“, derdim. Başım düşünmekten ağlamaktan zonkluyordu. „Gelseydi artık. Bir alsaydım sağlıkla kucağıma“ derken kapıdan güler yüzlü ameliyathane önlüklü sevimli profösör kucağında bebeğimle içeri girivermişti. Doktor, ben Oğulu emzirirken yanımızda kaldı ve sorularımızı yanıtladı. “Çok sakindi, pek cesurdu, herşey yolunda, küçük erkek cesaretliydi“ gibi rahatlatan sözlerle diniyordu acım.

Emzirmek sünnet sonrası tek ve en kuvvetli ağrı giderici. Umarım emzirmek isteyen tüm annlerin  sütü bol olur. Bebeğiniz hastahane de çisini ağlamadan, sorunsuz yapabiliyorsa eve gidebiliyorsunuz. Bu kadar. Geçmis olsun! Akşam geç saatlerde hastahaneden arandık, sünnet yaptırdınız bugün oğlunuz nasıl, herşey yolunda mı?‘ diye sordular. Aman yarrabi bu ne ilgi! Para vermiş olsanız bile sonrasında hatır sorulması, nezdimde hastahaneyi sevimli yapmıştı. Zaten cok ilgili ve güleryüzlüler. Sanırım ailelerin durumlarını da göz önünde bulunduruyorlar. Kendimizi uykusuz bir geceye,  sancısının olabileceğine ve bir sürü duruma hazırlamıştık, Lemi’nin henüz on günlük ömründe sıradan bir gece geçireceğini hiç bilmeden..
Lemi Mayıs’da üç yaşına girecek.  Berlin’de, başka ülkelerde, kalabalık çocuk ve yetişkin havuzunda, çeşitli denizlerde yüzdü. Her kreş çocuğu gibi onun da bezi dolduğunda hemen temizlenmiyor, yazın toprak, kum ve gereken kirin içinde, parkta, bahçede büyüyor. Bu güne kadar sorun yaşamadık.

Psikilojik etkilerine burada fazla girmek istemiyorum ama aklı eren cocuğun ‚pipisinin‘ kesileceği korkusu büyük. Anlatılmadan, konuşulmadan yapıldığında, tamamını kesecekler korkusu travmatik olabilirmiş. Sünnet’in önerildigi yaslar var; örnegin 0-2 yas gibi. Arastirmekta fayda var. Sünnetin sebebini anlamamakla birlikte niye bu kadar canının yanması gerektiği, özellike de babası tarafından cezalandırıldığı algısını okuyunca, üzülmüştüm.

Oğlumu sünnet ettirme sebeplerime gelince;
anesteziye ihtiyaç duymadan uyuşturucu bir kremle ön derinin uyuşturulup cerrahi müdahalenin gerçekleşebilmesi, pansumanın çok kolay olması, eczaneden alınan papatya özlü suyla hergün pansumanla dikişlerinin iki gün sonra iyileşmesi, komplikasyon riskinin asgari düzeyde olması, ameliyat sonrası başka bir ilaca gerek duymadan sık sık emzirerek acının dindidirilebilmesi, ileride hiç bir şey hatırlamayacağından, sünnet travmasının hayatına girmeden yok  olması, manevi rahatlığı, sağlıklı dünyaya gelen oğlumun sağlıklı kalması için güzel bir adım. Sünnentsiz erkek çocuklarında sık rastlanan enfeksiyon riskinin % 70 azalması ve böylelikle her enfeksiyonda alacağı ilaç ve antibiotiklerden kurtulmuş olmasıydı.

Oldu da bitti maşallah, iyi adam olur inşallah! 🙂

Sevgilerimle
Naz

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert